DİĞER
“Popüler tarihî roman furyasından ulusal akıma ait bir roman olan Müfide Ferit Tek’in Pervaneler’ine, ikonoklastik dönemde hüküm sürmüş İrene’nin Selim İleri tarafından yazılan otobiyografik anlatısı Hepsi Alev’den yine ikonoklastik periyotta iki Bizanslı keşişin varoluşsal ve toplumsal sorgulamalarını içeren Bilge Karasu’nun Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı’na ve Lale Müldür’ün yarı otobiyografik fantezisi Bizansiyya’ya...”
"Dünya edebiyatı üzerine düşünürken 'edebi değer', 'edebi zevk' ve genel anlamda 'değer yargısının' değişken olduğunun ve objektif bir yönü olmadığının da farkında olmak gerekir. Bu yönüyle edebiyat eleştirisinin de kendi oluşturduğu bir ideolojisi olabiliyor. Örneğin Thomas Mann en azından Amerika’da, 1950 ve 1960’larda Kafka’dan daha seçkin bir yazar olarak değer görürken, şimdi hem popüler kültürde hem de akademide daha az görünen ve incelenen bir yazar."
Yine Düşünce Özgürlüğü Yine Türkiye: 1995'te yayımlanan kitaba bakıldığında o zamanlar çok daha umutlu bir havanın estiği görülebiliyor. Çeyrek yüzyıl sonra bu derlemedeki eleştiriler keşke güncelliklerini kaybetmiş olsalardı...
Notre Dame’ı yıkan yangın simgesel düzeyde, hem Jung’ın kolektif mistik ruhunda hem de Freud’un bilinç katmanlarında başlamış bir yangının ilk habercisi olabilir...
Mathias Énard, çağımızdaki medeniyet çatlamasını ve bunun yarattığı melankoliyi romancılık dünyasının ekseni hâline getirmiş. Bu kopuşu tamir etmeye çalışıyor...
Polonya'nın en eski üniversitesinde, Türkoloji Kürsüsü'nde hocalık yapmaktayım. Bu sorudan hâlâ kurtulamadım. Evet, Polonya'da Türkçe okumanın ve okutmanın ne anlamı var?
Ana akımlaşmayı kabul etmeyen tüm varoluşların kendilerini yazınsal bir süreçle ifade etmeye yeltenmesinde kendi deneyimini aktarmaktan öte bir arzu göze çarpıyor: belirsizlikle oynama, bu zenginliği koruma ve kimliksizliğe yönelen bir arzu...
İşte karşınızda cadılar, canavarlar, elfler, hobbitler, zalim uzaylılar ve dehşet senaryolarıyla dolu heavy metal edebiyatı…
Son dönem ülke olaylarının insanlarda yarattığı paranoya ve stres bozukluğunun parodisini de içeren Kimdir Bu Mitat Karaman? güncel toplumsal konulara insanî açıdan dokunuyor...
Olcay Akyıldız ile modern Türkçe Edebiyat, seyahat edebiyatı, oryantalizm, oksidentalizm, ötekilik, edebiyatta toplumsal cinsiyet ve cinsellik üzerine çalışmalarını konuştuk...
Hepimiz, kendi kimliklerimizin kıyısında dolaşıyoruz şu sıralar, galiba. Yaralarımız derin, merakımız o ölçüde uyanık. Cemil’in sergisini gezerken, bir merak uyanıyor içimde. Oryantalizm bitmedi mi, geçmişte kalmadı mı? Yoksa hâlâ bizimle mi?
Rovelli’ye göre kesinliği kabul etmeme kabiliyeti sayesinde bilim dünyaya her defasında yeni bir gözle bakabiliyor. Başkaldırının nasıl bir erdem haline gelebileceğini ve eleştiriye açıklığın yaratıcı sonuçlarını hatırlatmasıyla bile okunmayı hak ediyor
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık